Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü / Department of Physiotherapy and Rehabilitation
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Dil "tr" bazında Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü / Department of Physiotherapy and Rehabilitation gözat
Şimdi gösteriliyor 1 - 10 / 10
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
- YayınSadece MetadataAzaltılmış Plantar Ön-Ayak Duyusunun Taban Basıncı Üzerine Etkisinin İncelenmesi(2018) Önerge, Kübra; Akalan, Ekin; Sert, Rukiye; Kuchimov, Shavkat Nadir; Leblebici, Gökçe; Ertürk, Gamze; Bilgili, Fuat; 283338; 176320; 229941; 268636; 237820
- YayınAçık ErişimCovid-19 ve Ergoterapi: Salgın Hastalıklara Hızlı Cevap Verme ve Hazırlıklı Olma Boyutuyla Bir Gözden Geçirme Çalışması(Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2020) Salar, Sinem; AKEL, BURCU SEMİNDünya’nın globalleşmesi salgın hastalıkların yayılmasını kolaylaştırırken toplum sağlığını korumada da birlik içinde olmayı öğretmektedir. Bu nedenle, sağlık sisteminin parçası olan her profesyonel gibi ergoterapistlerin de salgın hastalık gibi halk sağlığını etkileyen durumlarda hazır olması gerekmektedir. Ergoterapistlerin, anlamlı ve amaçlı aktiviteler yoluyla sağlık ve iyi olmayı desteklemek için koruyucu ve destekleyici yaklaşımları uygulama sorumluluğu bulunmaktadır. Bu derlemenin amacı; yeni koronavirüs hastalığı olan, sağlıklı ve dezavantajlı tüm grupları kapsayacak şekilde COVID-19 sürecinde ergoterapinin rol ve sorumluluklarına yönelik bir bakış açısı sunmaktır. Bu süreçte kişilerin okupasyonlarını yürütme ve okupasyonlara ulaşma sırasında yaşadığı değişimler, adaptasyonlar ve bunların sonuçları ergoterapi açısından önemlidir. COVID-19 pandemisi ile ortaya çıkan ihtiyaçlara yönelik ergoterapistlerin hazır olması gereken alanlar bu derleme ile sıralanmıştır. Bireyi bütüncül değerlendiren ergoterapistler güvenli ve sağlıklı kalmak için enfeksiyon kontrol önlemlerine uyma, erişme ve kullanma sırasında hayati ihtiyaçları mental sağlık, irade, psikolojik-fiziksel boyutları ile anlayabilir. Pandemiden en fazla etkilenen ülkelerden gelen yayınlar, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ergoterapistler Federasyonu, Amerikan Ergoterapi Derneği bazı temel konular üzerinde durmaktadır. Kaynaklara ulaşma, günlük yaşam aktiviteleri, akut bakım, iletişim, mobilite, stigma, sosyal izolasyon, mental sağlık ve iyi olma hali bu konular arasındadır. Bu derlemede, bahsedilen durumlara yönelik hizmet verilmesi için gerekli olan telesağlık, mental sağlık çalışmaları, bireysel/aile/toplum çalışmaları, yardımcı teknoloji, akut bakım konuları ele alınmıştır.
- YayınSadece MetadataFemoral Anteversiyon Artışı Olan Çocuklarda Hipermobilite, Kas Kuvveti ve 3 Boyutlu Yürüme Analizi Parametreleri Arasındaki İlişki(2019-10-18) EVRENDILEK, HALENUR; Akalan, Nazif Ekin; Önerge, Kübra; Karaca, Gülşah; Ertürk, Gamze; Bilgili, FuatAMAÇ Çalışmanın amacı; femoral anteversiyon artışı (FAA) olan çocuklarda hipermobilite, kas kuvveti ve 3 boyutlu yürüme analizi parametreleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. YÖNTEM FAA olan 7 çocuk (14 bacak, ort.yaş:9.14 ± 0.3, trokanter prominens açı testi(TPAT):28 ± 6.2°) çalışmaya dahil edildi. Çocukların femoral anteversiyon açıları, eklem mobiliteleri ve maksimal izometrik kas kuvvetleri sırasıyla TPAT, Beighton testi ve el dinamometresiyle (Lafayette Instruments,USA) değerlendirildi. Tüm katılımcılara normal hızlarında yürürken 3 boyutlu yürüme analizleri yapılarak pelvis, kalça ve diz kinematik parametreleri incelendi. Parametreler arasındaki ilişkiler, verilerin normal dağılımlarına göre Pearson ve Spearman korelasyon testleri kullanılarak değerlendirildi. Verilerin istatistiksel olarak anlamlılık düzeyi (p<0.05) olarak kabul edildi ve sonuçlar Cohen sınıflamasına göre yorumlandı. BULGULAR Beighton testi skoru ile kalça ekstansör(r: -.70) ve diz ekstansör(r: -.91) kas kuvvetleri, minimum diz fleksiyon açısı(r: -.83) arasında yüksek korelasyon bulundu. TPAT değerleri ise kalça abduktör kas kuvveti(r: -.77) ve ortalama kalça rotasyon açısıyla yüksek korelasyon gösterdi(r: .60). TARTIŞMA Literatürde, FAA olan çocukların yürüme sırasında ortalama kalça iç rotasyon, pelvik oblikite ve duruş fazında diz ekstansiyon parametrelerinin arttığı gösterilmiştir. Bu çalışma, zayıf kalça ekstansör ve abduktür, diz fleksör ve ekstansör kaslarındaki zayıflığın kinematik değişimlerle ilişkili olabildiğini göstermiştir. Ayrıca, literatürle uyumlu olarak ortalama kalça internal rotasyon parametresiyle kalça abdüktör kas kuvvetinin TPAT açısıyla anlamlı olarak ilişkili olduğu bulumuştur. FAA olan çocuklarda sıkça görülebilen hipermobilitenin, kalça ve diz ekstansör kas zayıflığı ile duruş fazında hiperekstansiyon artışında rolü olabilir. Sonuç olarak, kalça abdüktör ve ekstansör, diz fleksör ve ekstansör kas kuvvetlerinin arttırılması, FAA olan hipermobil çocuklarda alt ekstremite fonksiyonun iyileştirilmesi için önemlidir.
- YayınSadece MetadataFemoral Anteversiyon Artışı ve PesPlanovalgusu Olan Çocuklarda Tabanlığın Yürüme Kinematiğine Etkisi(2018) Evrendirek, Halenur; Akalan, Ekin; Sert, Rukiye; Kuchimov, Shavkat Nadir; Karaca, Gülşah; Ertürk, Gamze; Bilgili, Fuat; 268497; 176320; 268498; 268636; 237820
- YayınSadece MetadataFizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğrencilerinin Öğretim Üyesi Memnuniyeti ve Ders Memnuniyeti Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2019-10-17) Akel, Burcu Semin; Ertürk, Gamze; KARACA, GÜLŞAH; Önerge, Kübra; EVRENDILEK, HALENUR; akalan, ekin; APTI, ADNAN; 114564; 268636; 268498; 283338; 173320; 259584Giriş: Yükseköğretim kurumlarında akreditasyon çalışmaları Bologna sürecinin başlaması ile birlikte ağırlık kazanmıştır. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından da eğitim-öğretimin ders süreçleri, ders yükleri, öğrencilerin katılımları, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin memnuniyeti gibi konularda incelenmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına hem destek hem de önem verilmektedir. Üniversitelerin iç paydaşlarından biri olan öğrencilerin öğretim üyesi ve ders memnuniyetinin değerlendirilmesi ve her iki değerlendirme parametresinin birbirleri ile olan ilişkisinin belirlenmesi önemlidir. Değerlendirme sonucunda elde edilecek sonuçlar, eğitimde kalitenin arttırılması; sağlık alanının insan yaşamı ile doğrudan ilgili olduğu göz önüne alındığında işini en doğru ve güvenilir şekilde yapabilecek donanıma sahip sağlık profesyonellerinin yetiştirilmesi; nitelikli yetişen profesyonellere bağlı olarak Türkiye'de sağlık sisteminin daha ileriye taşınması ve toplumsal refah seviyesinin arttırılması konusunda yapılması gerekenler için bir çıktı olacaktır. Amaç: Akreditasyon kapsamında öğretim üyesi ve ders memnuniyetinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Fakat değerlendirmelerin sonucundaki memnuniyet düzeylerinin tutarlılığı konusunda net bir sonuç yoktur. Bu nedenle çalışmadaki amacımız Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü öğrencileri tarafından değerlendirilen öğretim üyesi memnuniyeti düzeyi (ÖÜMD) ve ders memnuniyeti düzeyi (DMD) arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Gereç-Yöntem: Çalışmaya, İstanbul Kültür Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinden 34 kişi katıldı. Tüm öğrencilerin okulda geçirdikleri 2. ve 3. dönem verileri toplanarak analiz yapıldı. Her bir öğrenciden, fakülte öğretim üyeleri tarafından hazırlanan ve toplam 35 sorudan oluşan "Öğretim Üyesi ve Ders Değerlendirme Anketi"ni doldurmaları istendi. Anketin ilk 25 sorusu öğrencilerin ÖÜMD'ni değerlendiren sorulardan (öğretim elemanının öğrencilerle olan ilişkisi, kullandığı yöntemler, zaman yönetimi vb.) oluşurken diğer 10 soru ise DMD'ni değerlendiren sorulardan (dersin amaç ve içeriği, mesleki gelişime katkısı, değerlendirilme yöntemleri, ders kaynakları vb.) oluşmaktaydı. Her bir soru 0-5 puan (0=kesinlikle katılmıyorum,5=kesinlikle katılıyorum) arasında puanlandı. Anketler, öğrenciler tarafından toplam 20 ders (13 zorunlu,3 zorunlu seçmeli,4 alan içi seçmeli) ve 17 öğretim üyesi için dolduruldu. İstatiksel analiz için SPSS 25 programı kullanıldı. Veriler normal dağılımlarına göre değerlendirildikten sonra korelasyon analizi için Pearson Korelasyon Katsayısı testi kullanıldı. Korelasyon kuvvetini belirlemek için Cohen korelasyon sınıflaması kullanıldı. Sonuçlar: Öğretim üyesinden memnuniyet ortalaması 4.24±0.46, ders içeriğinden memnuniyet ortalaması ise 4.23+0.48 olarak bulundu, her iki değerlendirme arasında pozitif yönde çok yüksek dereceli korelasyon bulundu (p<0,05,r: 0,9s)1. Tartışma: Çalışmamızın sonucuna göre öğrencilerin ders memnuniyet düzeyi ile öğretim üyesi memnuniyet düzeyi birbiriyle ilişkilidir. Öğretim üyesinin öğrencilerin derse karşı olan memnuniyet düzeyini etkileyebileceği, bu durumun da öğrenci başarısında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle öğretim üyelerinin yeterliliklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar öğrenci memnuniyetinde rol oynayabilir. Öğrenci memnuniyetinin değerlendirilmesine ilişkin çalışmaların arttırılması yükseköğretim seviyesinde verilen eğitimin iyileştirilmesi için yararlı olabilir.
- YayınSadece MetadataHemiplejik Tip Serebral Palsili ÇocuklardaTek Ayak Üzerinde Durma Süresi İle KMFDÖ Skoru ve Stance Faz Stabilitesi Arasındaki İlişki(2018) Ertürk, Gamze; Skalan, Ekin; Evrendirek, Halenur; Karaca, Gülşah; Bilgili, Fuat; 268636; 176320; 268497; 268498; 237820Amaç: Hemiplejik-tip serebral palsili (HSP) çocukların basma fazındaki stabilite problemleri ve kaba motor gelişimindeki anormallikler çeşitli yürüyüş patolojilerine neden olmaktadır. Kaba Motor Fonksiyon Değerlendirme Ölçeği (KMFDÖ) SP'li çocuklarda fonksiyon değerlendirmesi için en sık kullanılan yöntemdir \ Yürüme stabilitesinin objektif değerlendirilmesi için pedobarografi ve 3 boyutlu yürüme analizi gibi yüksek maliyetli ve klinikte geniş alan gerektiren donanımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tür yöntemlerin uygulanması çok uzun zaman almakta, klinisyen için yorucu olmakta ve tecrübe gerektirmektedir. Tek Ayak Üzerinde Durma Testi (TADT) ise klinikte sıklıkla kullanılan, pratik ve kolay uygulanabilen ayrıca SP'li çocuklarda geçerliliği kanıtlanmış bir testtir 2. Literatürde TADT'nin KMFDÖ ve basma fazının stabilitesi arasındaki ilişkiyi değerlendiren bir çalışma yoktur. Yöntem: İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Yürüme Analizi Laboratuvarında halen takip altında olan, 7- 15 yaş arasında, Kaba Motor Fonksiyon Sınıflama Sistemine göre I ve II. seviyede, cerrahi geçmişi olmayan, 6 ay içinde Botulinium Toxin-A enjeksiyonu yapılmamış ve tek ayak üzerinde 30 saniye duramayan 18 HSP'li çocuk (yaş: 11.0812.84 yıl) çalışmaya dahil edildi. Her katılımcı TADT, KMFDÖ D / E bölümleri ile değerlendirildi ve pedobarografik ölçümleri kaydedildi. TADT sırasında katılımcılardan karşıya bakmaları ve testlenmeyen ekstremiteyi fleksiyona getirmeleri istendi (Figür 1). Test iki bacak için de 3 kere tekrarlandı ve en iyi skorlar alındı. KMFDÖ'nün D ve E bölümlerinin her bir maddesi en fazla 3 deneme yapılmasına izin verilerek değerlendirildi. En başarılı deneme 0-3 puan (0- başlatamaz, 3-tamamlar) arasında puanlandı. Pedobarografik ölçümler sırasında katılımcılar 90 BPM kadansta yürütüldü ve tepe plantar kuvvetler; T l: erken basma fazının tepe kuvveti, T2: geç basma fazının tepe kuvveti, T2-T1: tek destek fazı ( basma fazının stabilite parametresi3) olarak tanımlandı. Karşılaştırmalarda Mann Whitney - U testi, korelasyonlarda Spearman's korelasyon testi kullanıldı. Korelasyon kuvvetini belirlemek için Cohen korelasyon sınıflaması kullanıldı. Bulgular: TADT ve basma fazının stabilitesi (T2-T1) hemiplejik tarafta etkilenmemiş tarafa göre azaldı (p<0.001) (Grafik 1). Hemiplejik tarafta TADT ile basma fazı stabilitesi (T2-T1) arasında yüksek korelasyon bulundu (p=0.02, r= 0.52). Ayrıca TADT ve KMFDÖ-D arasında orta şiddetli korelasyon (p=0.05, r= 0.44); TADT ve KMFDÖ-E arasında çok yüksek korelasyon (pcO.OOl, r=0.86) bulundu. Çıkarımlar: Klinik olarak ölçülen TADT, HSP'li çocuklar için KMFDÖ D-E bölümleri ve basma fazı stabilitesi hakkında oldukça değerli bilgiler verebilir. Tek ayak üzerinde durma süresinin ölçülmesi, yürümenin basma fazı stabilitesinin anlaşılabilmesi için bilgisayarlı yürüyüş analizi, pedobarografi veya KMFDÖ 'den daha kolay ve hızlı bir yöntemdir.
- YayınSadece Metadataİstanbul’daki Protez-Ortez Yapım Ve Uygulama Merkez Sorumlularının, Protez-Ortez Eğitiminin Ve Stajyerlerinin Niteliği Hakkındaki Görüşleri(2018-10) Evrendirek, Halenur; Evrendirek, Erkan; Telci, Eyyub; 268497Çalışmanın amacı, İstanbul’daki Protez-Ortez Yapım ve Uygulama Merkez Sorumlularının (POMS), Protez ve Ortez eğitiminin ve stajyerlerinin niteliği ile ilgili görüşlerini değerlendirmektir. Bu amaçla çoktan seçmeli ve açık uçlu 28 sorudan oluşturulan anket, “Google Forms” ile yapılandırılarak mail yoluyla Protez-Ortez Yapım ve Uygulama Merkezlerine iletilmiştir. Anket yanıtları 25.08.2018 ile 11.09.2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel sıklık ve yüzdeleri Microsoft Office Excel-2010 kullanılarak hesaplanmıştır. Anket, 38 POMS (33 erkek (%87), 5 kadın (%13)) tarafından yanıtlandı. POMS stajyerlerle en sık yüz yüz görüşme (%87) yapmakta ve öğrencilerin mesleğe olan ilgisini (%71) önemsemekteydi. Öğrencide en çok aranan nitelikler “teorik bilgi, el becerisi, diksiyon ve iletişim yeteneği” idi (%39). Stajyerlerin teorik bilgi eğitimi “orta” (%50), el beceri ve uygulama eğitimi “zayıf” (%47) bulundu. Ülke genelindeki mevcut program sayısı “yeterli” (%44) ancak 2 yıllık eğitim süresi (%71) “yetersiz” bulundu.Bölüm eğitmenlerinin bilgi ve becerileri “iyi” (%47) ancak okulların teknik atölye/laboratuvarlar yeterlilikleri “zayıf” (%45) görülmekteydi. Merkez Sorumluları iş yerlerinde donanımlı Protez-Ortez Teknikeri ihtiyacı olduğunu (%52), ancak personel bulmakta zorlanıldığını (%68) bildirdi. İstanbul’daki Merkez Sorumlularının mesleğe ilgisi olan,uygulama ve el becerisine sahip stajyer arayışında olduğu ancak öğrencilerin aranan özellikleri karşılayamadığı tespit edilmiştir. Protez-Ortez alanında aranan niteliklere sahip mezunlar verebilmek ve istihdamı arttırabilmek için eğitim veren kurumlar ile sektör mensuplarının iş birliği içerisinde çalışması önem arz etmektedir.
- YayınSadece MetadataParkinson Hastalarında Kinezyofobinin Denge, Düşme Korkusu Ve Fiziksel Aktivite İle İlişkisi(2019-11) Ertürk, Gamze; Oğuz, Semra; POLAT, MINE GÜLDEN; Apaydın, Hülya; 268636; 207843; 1816; 3059Kinezyofobi; ağrılı yaralanma sonrasında ortaya çıkabilen ve fiziksel aktiviteyi azaltan, yeniden yaralanma korkusu olarak tanımlanmıştır. Ortopedi alanında yapılan çalışmalar bu durumun uzun vadede kişilerde fiziksel uygunluğun azalmasına, aktiviteden kaçınmaya, yaşam kalitesinde düşüşe ve hatta depresyona sebep olduğunu göstermiştir (1,2). Parkinson Hastalığı (PH)’nda denge problemleri, fiziksel aktivite seviyesinde azalma gibi fonksiyonel yetersizliğin ortaya çıktığı bilinmektedir. Fakat literatürde PH’da kinezyofobinin varlığını inceleyen herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızın amacı, 1-PH’da kinezyofobinin varlığını incelemek ve 2-Kinezyofobi varlığında bu durumun denge, düşme korkusu ve fiziksel aktivite düzeyi ile arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Çalışmaya Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalına başvuran ve İngiltere Beyin Bankası kriterlerine göre PH tanısı almış, Hoehn - Yahr Ölçeğine göre 1-3 evresinde olan, antiparkinson tedavisi devam eden 57 gönüllü dahil edildi. Çalışma Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu onayı [09.2017.226 protokol numarası] ile Helsinki Deklerasyonu’na uygun olarak yürütüldü. Tüm katılımcılara çalışma öncesinde yazılı olarak bilgilendirilmiş gönüllü olur formu imzalatıldı. Çalışma kapsamında Birleşik Parkinson Hastalığı Değerlendirme Ölçeği / Motor Muayene Bölümü (BPHDÖ), Tampa Kinezyofobi Ölçeği (TKÖ), Berg Denge Ölçeği (BDÖ), Düşme Etkinlik Ölçeği (DEÖ), 5 Tekrarlı Otur-Kalk Testi (TOKT), Düşme Korkusu için Vizüel Analog Skala (VAS-DK) ve Uluslararası Fiziksel Aktivite Skalası-Kısa Form (UFAA) kullanılmıştır. BPHDÖ ölçeğinde puanın yüksek olması kötüleşmeyi ifade etmektedir. Literatürde, TKÖ puanının 37’den büyük olması yüksek kinezyofobi (3), BDÖ skorunun 45’ten küçük olması denge bozukluğu (4), DEÖ puanının 70’den büyük olması düşme korkusunun varlığı (5), TOKT süresinin 15 saniyeden daha uzun olması düşme riski (6), VAS-DK puanı 10’a yaklaştıkça yüksek düşme korkusu için belirti olarak kabul edilmektedir. UF AA kısa formun toplam skorunun hesaplanması yürüme, orta şiddetli aktivite ve şiddetli aktivitenin süre (dakikalar) ve sıklık (günler) toplamını içermektedir. Yapılan aktivitenin süresi ile MET skorunun çarpımından, MET- dakika olarak bir skor elde edilmektedir. Elde edilen skor kullanılarak hastalar fiziksel aktivite alt kategorilerine ayrılmıştır. Buna göre; <600 MET- min/hf olan bireyler inaktif; 600< - <3000 MET- min/hf olan bireyler minimum aktif; >3000 MET- min/hf olan bireyler ise çok aktif olarak sınıflandırılmıştır (7). Çalışmamızın istatiksel analizi SPSS 25 programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin normal dağılıma uygunlukları değerlendirildikten sonra korelasyon analizi için Spearmen Korelasyon Katsayısı testi kullanılmıştır. Korelasyon şiddetinin sınıflandırılmasında Cohen Korelasyon Sınıflandırılması kullanılmıştır.Çalışmamızda 27 kadın 30 erkek olmak üzere toplam 57 PH hastası değerlendirilmiştir. Katılımcılarımızın yaş ortalaması 61.43±9.87, hastalık süresi ise 6.91±5.68 yıldır. Katılımcıların, Hoehn & Yahr evre ortalaması 1.73 ± 0.79; BPHDÖ motor puanı 11.57 ± 7.44; TKÖ puanı 40.91 ± 9.62; BDÖ puanı 45.87 ± 10.49; DEÖ puanı 32.66 ± 24.52; TOKT süresi 17.08 ± 11.13 saniye; VAS-DK puanı 3.89 ± 3.13; UFAA skoru 1922.21 ± 3198.34 MET x Dk olarak bulundu (Tablo 1). TKÖ puanı ile BDÖ puanı arasında negatif yönde orta şiddetli (p=0.05,r=-0.5); TKÖ puanı ile DEÖ puanı arasında pozitif yönde yüksek şiddetli (p=0.00,r=0.67); TKÖ puanı ile VAS-DK puanı arasında pozitif yönde yüksek şiddetli (p=0.00,r=0.69); TKÖ puanı ile TOKT skoru arasında pozitif yönde düşük şiddetli (p = 0.00, r= 0.2) ve TKÖ puanı ile UFAA kısa form skoru arasında negatif yönde orta şiddetli (p = 0.00, r=-0.5) korelasyon bulundu. Çalışmamızın sonuçlarına göre PH’da kinezyofobinin varlığı belirlenmiştir. Ayrıca kinezyofobinin denge, düşme korkusu ve fiziksel aktivite ile ilişkili olduğu görülmüştür. Katılımcılarımızın H&Y evrelemesine göre henüz erken evrede olmalarına rağmen kinezyofobileri olduğu göz önüne alındığında PH tamlı hastalar için yapılan rehabilitasyon programları, kinezyofobinin varlığına da dikkat edilerek düzenlenmelidir.
- YayınSadece MetadataSağlıklı Çocuklarda Femoral Anteversiyon Artışının Hipermobilite Sendromundan Bağımsız Olarak Yürüme Parametrelerine Etkileri(2018-09) Karaca, Gülşah; 268498Introduction Increased femoral anteversion (İFA) is a transverse plane problem that may lead to alterations on lower body kinematics during walking (1,2). IFA and hypermobility syndrome are commonly seen together in healthy individuals (3). Therefore, describing the pure effects of IFA related gait parameters is very difficult for children with hypermobility and IFA together. Methods Sixty-seven participants were divided into four groups; 1)Twenty-eight hypo-mobile IFA children (Thoracantheric-Promience-Test(TPAT):45±4.2°) whose Beighton-score were <4 (IFA<4) (Age: 10.3±3.7y.o,Beighton:2.6±1.1), 2) Twenty-eight hyper-mobile IFA children (TPAT:45.5±6.5°) with Beighton Score >6 (IFA>6) (Age:7.7±3.7y.o, Beighton:7.8±0.9), 3)Seven hypo-mobile TDC (Hip-internal-rotation:<50°, TPAT: 19.1 ±8.3°) with Beighton-score <4 (N<4)(Age:12.1±1.4y.o, Beighton: 1.1 ±1.6) and 4)Five hyper-mobile TDC (TPAT:28.0±5.0°) with Beighton-score >6 (N>6) (Age:9.0±1.2y.o, Beighton:6.8±0.8), The pelvic, hip, knee and ankle kinematics and temoporal-spatial parameters were analyzed by 3D Motion Analysis in self-selected speed with Davis protocol (4). All participants with IFA had hip-internal-rotation:>65°, and external hip rotation angle >20°. Mann Whitney U and paired t test were used for comparison (p<0.05). The same parameters in which significantly changed between IFA<4 and N<4 and comparison of IFA<6 and N>6 were considered as pure IFA related gait parameters. Results Pure IFA affects were found as increasing peak dorsiflexion angle in swing, hip internal rotation in stance and peak pelvic external rotation and pelvic rotation range (Table 1). The hyper mobility related gait parameters were increased knee flexion at initial contact and peak knee extension, decreased peak and mean hip rotation and time of toe-off in stance. Discussion This study, the first in the literature, distinguished the IFA related gait parameters from hyper-mobility affects. Whether the hyper-mobility involves the IFA or not, IFA augments hip internal rotation, pelvic external rotation and increase the peak dorsiflexion in swing. Even though velocities are similar in all groups, IFA also may cause to set earlier toe-off time. In TDCs, only temporal-spatial parameters were found as changed, which may due to limited participation in TDC groups. Hypermobility may be a compensatory factor that decreases the enhanced hip internal rotation during walking for neurologically intact children with increased femoral anteversion.
- YayınAçık ErişimSkolyoz Tedavisinde Schroth Yöntemi(Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2020) Çolak, Tuğba Kuru; Akçay, Burçin; APTİ, ADNANSchroth egzersizleri dünyada fizyoterapistler tarafından en yaygın olarak kullanılan skolyoza özel egzersizlerdir. Skolyoza özel üç boyutlu egzersiz yöntemi olan Schroth tedavisi 1900’lü yılların başında Almanya’da Katharina Schroth tarafından geliştirilmiştir. Günümüze kadar yöntem Schroth’un kızı Christa Lehnert-Schroth ve torunu Hans R. Weiss tarafından güncellenerek geliştirilmiştir. Tüm dünyada fizyoterapistler tarafından skolyoz tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir. Güncel literatür Schroth yönteminin adolesan idiopatik skolyozda Cobb açısını azaltmada ve yaşam kalitesini geliştirmede seviye II düzeyinde bilimsel kanıt olduğunu ortaya koymuştur. Bu derleme makalesi skolyoz tedavisinde kullanılan Schroth yönteminin tarihçesini, temel egzersiz prensiplerini ve bu konudaki literatür araştırmalarına gözden geçirmek amacıyla yazılmıştır.