Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Architecture Master's Degree Program

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 5 of 50
  • Item
    Open Access
    Kamu İhalesi ile Gerçekleştirilen Yapım Projelerinde Sözleşme Türleri Arasında Yaşanan Anlaşmazlıkların İşveren ve Yüklenici Açısından Analizi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) BAŞAK, İBRAHİM GÜRKAN; Gamze Özkaptan Alptekin
    İnşaat sektörü geleneksel yapı ve uygulamaları ile teknolojinin de kullanıldığı büyük bir endüstridir. Projenin planlama ve tasarım sürecinden, yapımına kadar, farklı disiplinlerle bir araya gelmiş paydaşlar, bütün süreci oluşturur ve yönetirler. Bu süreçte disiplinler arasındaki ilişkiler, yetki ve sorumluluklar, belirtilen şartların oluşmadığı durumlarda uygulanacak prosedürler, yazılı metinler ile ortaya koyulur. Bu yazılı metinler sözleşmelerdir. Sözleşmelerin, eksiksiz düzenlenmesi ve uygulama sürecinde doğru yönetilmesi gerekir. Çünkü sözleşmelerde, eksiklikler, hatalar, uyumsuzluklar sözleşmenin tarafları arasında, anlaşmazlığa neden olabilmektedir. İnşaat sektörü, her aşamasında risklerin olduğu bir sektördür. Bu risklerin, sözleşmenin tarafları arasında doğru tanımlanması ve eşit dağılması, projenin sürekliliği için çok önemlidir. Bunun sağlanması sözleşmelerin eşitlik, dürüstlük ve nisbilik ilkesiyle doğru orantılıdır. Sözleşmelerin türü ne olursa olsun, bu ilkelerin uygulanması, ortaya çıkacak anlaşmazlıkların çözümünde, sözleşmenin tarafları arasındaki sağlıklı iletişim ve güven konusunda, olumlu etkisi olur. Sözleşmeler içerik bakımından bu ilkeler ve hukuk kuralları çerçevesinde önemli olduğu kadar döküman ve belgelerin bütünlüğünün eksik olmaması, içeriğindeki hükümleri, tarafların haklarının açık ve net olması, iyi tanımlanması da önemlidir. Sözleşmenin iyi yönetilmesi, sözleşmeyi hazırlayan kişilerin projenin uygulama sürecindeki tüm konulara hakim olması ve teknik olarak donanımlı olması, sözleşmelerde yaşanabilecek anlaşmazlığın çözümüne büyük katkı sunmaktadır. Sözleşmeyi hazırlayan kişilerin hukuki donanımı veya hukuki donanıma sahip kişilerle iyi ilişkiler içinde ve iletişimde olması, iş birliği içersinde olması da önemlidir. Bu tez kapsamında, bu süreçler anlatılmış ve yapım projelerinde sözleşmeler, sözleşme türleri, sözleşme yönetimi, sözleşme sürecindeki ilişkiler sözleşmenin uygulanması aşamasında ve sonrasında oluşabilecek anlaşmazlıklar, çözüm süreçleri, çözüm yöntemleri ve önerileri litaratür taraması yapılarak araştırılmış ve tanımlanmıştır. Daha sonra Kamu İhale Kanunu kapsamında uygulanan yapım projelerindeki ihale süreçleri, sözleşmelerin süreçleri ve türleri, sözleşmelerde yaşanan anlaşmazlıkların nedenleri ile ilgili, literatür taraması yapılarak araştırılmıştır. Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan anlaşamazlık nedenleri başlıklarla tanımlanmış, ortaya çıkarılan veriler ışığında, Kamu İhale Kanunu kapsamında uygulanan ihalelerde, yapım projelerine katılmış olan işveren kamu kurumları ve özel sektördeki yüklenici firmalara uygulanmak üzere, anket oluşturulmuştur. Bu anketlerin sonuçları, elde edilen veriler, SPSS (Statistical Package For Social Sciences) for Mac 25.0 istatistik paket programı ile değerlendirilmiş, verilen cevapları analiz etmede ise nicel bir yaklaşımla betimsel ve regresyon analiz yöntemleri kullanılarak analiz edilmiş, sözleşme türlerine bağlı olarak yaşanan anlaşmazlıklar ve çözüm yolları ile ilgili hem ihaleye çıkan kamu kurumu yetkililerinin, hem de kamu ihalelerini üstlenen yüklenicilerin görüşlerine ilişkin sonuçlara ulaşılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda yapılan değerlendirmelerin, kamu ihalesinde yapım işini uygulatmak isteyen işverenlere ve kamu ihalesi ile yapım işini uygulamaya istekli yüklenicilere, sözleşme tipine bağlı olarak olası anlaşmazlık konuları hakkında fikir vermesi ve anlaşmazlıklara bağlı risklerin önlenmesine yönelik bir öngörü sağlaması hedeflenmiştir.
  • Item
    Open Access
    Leed Sertifikalı Karma Kullanımlı Projelerin Sosyo-Ekonomik Sürdürülebilirliğinin Değerlendirilmesi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) NAHIDI, SEYEDEHAIDA; Gamze Alptekin
    İnşaat sektörünün ihtiyaçlar doğrultusunda giderek artan üretim hareketleri ve desteklediği yan sektörlerin faaliyetleri geleneksel inşaat anlayışına göre küresel ölçekte geri dönülemez çevresel hasarlara neden olmaktadır. Sera gazlarının Dünya'daki ekolojik çeşitliliğe zarar vermesinin önlenmesi ve gelecek nesillere yaşanılamaz bir ortam bırakılmaması biraz da bugünkü sürdürülebilir çabalarımıza bağlıdır. Bu kapsamda son yıllarda bilinçli tüketicinin yapı talebi sürdürülebilir yapılara doğru kaymış bununla birlikte üreticilerin, işverenin ve inşaat yapım şirketlerinin prensiplerini sürdürülebilir yönetim anlayışına çevirmeleri bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu amaçla atılan adımların en önemlisi sürdürülebilirliği bir standart haline getiren sertifikalardır. Nitekim bu çevre korunumunu esas alan uygulamaların yalnızca çevresel değil, ekonomik ve sosyal sonuçları da olduğu yapılan pek çok çalışmada tespit edilmiştir. Bu tez kapsamında problemin tanımlanmasından sonra 2. bölümde sürdürülebilirlik kavramı çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları ile incelenmiş, sürdürülebilir yapı standartları ve sertifikalardan kısaca bahsedilerek LEED sertifika sistemi yine sürdürülebilirliğin temel boyutları açısından ilişkilendirilerek ele alınmıştır. Söz konusu çalışma yapım yönetimi alanına ait olduğu için yaşam döngüsü içerisinde sürdürülebilirliğin tasarım-yapım ve kullanım aşamasındaki rolü açıklanarak 3. bölümde konuya karma yapılar ölçeğinde yakından bakılmıştır. Burada sürdürülebilirlik sosyo-ekonomik kriterlere göre daha dar bir kapsamda ele alınarak, yine LEED krtierlerinin sosyo-ekonomik sürdürülebilirliğe katkısı araştırılmıştır. Son bölümde ise, literatür taramasından elde edilen bilgilerin Emlak Konut Şirketi bünyesinde yapılan 3 adet karma sürdürülebilir proje üzerinden karşılaştırmalı olarak değerlendirmesi yapılarak, bu 3 proje ve genel karma projelerin sosyo-ekonomik sürdürülebilirliğine ilişkin sonuçlar ortaya koyulmuştur.
  • Item
    Open Access
    Cengiz Bektaş Mimarlığında Şiirsellik, Akdeniz Üniversitesi Olbia Sosyal Özek Üzerinden Bir Okuma
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) DUMAN, MUHARREM; Ayhan, Usta
    Şiir ve mimarlık biri sözcüklerle diğeri ise gerekli üretim araç ve gereçleriyle bir yapı inşa etmenin iki temel formu olarak görülebilir. Hem şiir hem de mimarlık ayrı ayrı ele alındığında sanatın önemli iki başlığı arasında yerini alır. Medeniyetlerin inşası ve devamlılığında bir yol gösterici ve kültürlerin anlaşılmasında başvurulacak iki temel kaynak olduğu kabul edilebilir. Tez çalışmasının içeriğinde yaratıcı birer eylem olan şiir ve mimarlık, yaratıcıları olan ozan ve mimarla beraber zaman, mekan, yaşam bileşiminde irdelenmiştir. Hem ozan hem de mimar kimliğiyle Cengiz Bektaş'ın ozan ve mimara bakışı, kendi yaratımlarında şiir ve mimarlığa yüklediği anlam incelenmiştir. Cengiz Bektaş'ın yazdığı kitaplar analiz edilerek şiir ve mimarlığında özellikle üzerinde durduğu, şiirine ve mimarlığına bir esin kaynağı olarak ele aldığı "insan" ve bunu destekleyen alt başlıklarla konu açıklanmıştır. Son bölümde ise Akdeniz Üniversitesi Olbia Sosyal Özek tasarımı üzerinden irdelenen başlıklar ışığında bir okuma yapılmaktadır.
  • Publication
    Open Access
    Emsal harici alan kullanımlarının imar mevzuatı, kentsel yaşam kalitesi ve etik açılardan irdelenmesi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Mimarlık Ana Bilim Dalı / Yapım-Proje Yönetimi Bilim Dalı, 2021) Şimşek, Eray; Alptekin, Gamze
    Bilimsel olarak daha iyi yaşamın nasıl olacağına ilişkin araştırmalar çok eski zamanlarda başlamış ve günümüze kadar uzanan süreçte birçok farklı düşünce ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın ilk yarısında insan refahının en önemli göstergesi gayri safi milli hasıla olarak kabul edilmiş ve ülke politikaları bu anlayış doğrultusunda gelişmiştir (Koyuncu, Mizrahitokatlı). Bu yaklaşım hızlı sanayileşme, hızlı nüfus artışı ve hızlı kentleşmeyi beraberinde getirmiştir. İkinci dünya savaşından sonra kırsal alanlardaki çeşitli yetersizlikler ve istihdam sorunu gibi itici unsurlar ve kentlerdeki çekici unsurlar nedeniyle ülkemizde kırsal alandan kentlere göç hareketi başlamıştır. Ülke nüfusumuzun 1950 yılında %25, 1960 yılında %31.90, 1970 yılında %38.50, 1980 yılında %43.90, 1990'da % 58.40, 2000 yılında % 64.90, 2010 yılında %76.30'unun kentlerde yaşadığı görülmektedir (Keleş 67). Hızlı kentleşen ülkelerin önemli sorunu imarlı arsa üretimi ve göç eden kitlelere yeterli konut sunumu sağlayabilmektir. Hızla artan konut talebi karşısında yetersiz kalan konut sunumu, insanların kendi dinamikleri ile konut edinme girişimlerine neden olmuş, bu durum kentte yaşayan insanların yaşamlarını olumsuz etkileyen sağlıksız, düzensiz, plansız kentlerin oluşmasına ve çevre sorunlarının yaşanmasına sebep olmuştur. Diğer yandan imarlı arsa üretiminde ve konut sunumunda yaşanan sorunlar, serbest piyasa koşullarının etkisi ve rekabet ortamı nedeniyle spekülasyonları ve rant sorunlarını beraberinde getirmiştir. 20. yüzyılda küresel ölçekte yaşanan tüm bu sorunlara çözüm üretmek için ülkemizin de taraf olduğu habitat gibi birçok uluslararası konferanslar düzenlenmiş ve anlaşmalar yapılmıştır. Ulusal ölçekte ise ülkemizde kalkınma planları, strateji ve eylem planları yapılmıştır. Ancak bir hukuk devleti olan ülkemizde yapılan tüm bu anlaşma ve planların, alınan tüm kararların uygulanabilmesi hukuk çerçevesinde mümkün olacağından imar mevzuatında değişiklikler yapılarak kentlerimizde yaşanan sorunlara ilişkin çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda hem imarlı arsa üretiminde yaşanan sorunları, hem de yeterli konut talebi karşısında yaşanan sorunları çözmek için imar yönetmeliğinde emsal alanı hesabında değişiklikler yapılarak emsal alanına dahil edilemeyen alanlarının (emsal harici alanlar) sayısı artırılmıştır, fakat yapılan değişiklikler imar planı dışında inşaat alanı artışı ve nüfus artışına neden olarak yaşanan sorunları çözmek yerine sorunların artmasına neden olmuştur. Bu araştırma, kentlerde yaşanan sorunlar nedeniyle ülkemizde imar mevzuatı çerçevesinde alınan ve politik unsurlarda içeren kararlar ile bu kararların uygulanabilmesi için imar yönetmeliği kapsamında yapılan değişiklikleri, yapılan değişikliklerin kentlerde yaşayan insanların yaşam kalitesini nasıl etkilediğini, yapılan değişikliklere ilişkin alınan kararın ve uygulamaların etik olup, olmadığı hususunu kapsamaktadır. Bu kapsamda yapılan değişiklikler imar mevzuatı, kentsel yaşam kalitesi ve etik açılardan ele alınmıştır.
  • Publication
    Open Access
    Dirençli bir şehre doğru (dirençlilik ve kentsel sistemler arasındaki bağın araştırılması
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Mimarlık Ana Bilim Dalı / Mimarlık Bilim Dalı, 2021) Lfarakh, Rania; Arslan, Mehmet Emre
    Yıllar geçtikçe, şehirler çok sayıda radikal değişim geçirirken, metropollerde nüfus artışı hala artıyor, "Şehirler hızlı kentleşmeden ekonomik krizlere ve iklim değişikliğine kadar pek çok risk ve değişimle karşı karşıya." (Seto, Sánchez-Rodríguez ve Fragkias, 2010), Bu riskler sürekli olarak toplulukları tehlikeye atıyor ve şehirleri daha savunmasız bir duruma dönüştürüyor. Bu nedenle, "Bu zorlukların farkına varan akademisyenler ve politika yapıcılar, 'kentsel dirençliliği' veya şehirlerin kesintilerle başa çıkma yeteneğini geliştirmenin önemini giderek daha fazla vurguluyor." (Leichenko, 2011). Ayrıca, tüm büyük şehirler bu şoklara meyillidir, ancak Bir şehri diğerinden sadece birkaç hafta içinde toparlayabilecek hale getiren şey "Dirençlilik" tir. Mimarların, çevresel tehlikelerle baş edebilecek dirençli yapılı ortamları tasarlama, ayrıntılandırma ve koruma görevi vardır ve kentsel zorluklar . Dolayısıyla, bu tezin amacı, çok disiplinli düzeylerde dirençlilik kavramına netlik getirerek mimari ve kentsel tasarım tartışmasına katkıda bulunmak ve daha iyi bir gelecek için dirençli toplulukları ve şehirleri şekillendirmede mimari müdahalelerin önemini belirlemektir. Anahtar Kelimeler: Dirençlilik, Mimari, Doğal afetler, Dirençli şehirler, Dirençli topluluklar