Yalan tanıklık suçu psikolojik ve hukukî sınırlar
Abstract
Tanık, muhakeme hukukunun en eski ve vazgeçilmez delil kaynakları arasındadır. Tanığın beyanını doğruluk ve dürüstlük esaslarına bağlı olarak sunması, adaletin gerçekleştirilmesi için büyük önem taşır. Bu önem sebebiyle tanık yalanları, tarihin çok eski devirlerinden beri ceza hukukunun ilgi alanındadır. Ancak yanlış tanıklık ile yalan tanıklık birbirinden farklıdır. Tanık beyanı, tanığın fizyolojik ve psikolojik gerçekleriyle kısıtlıdır. Algıyı etkileyen insani kusurlar, beyanın gerçekliğine de gölge düşürebilir. Dünya genelindeki pek çok emsali gibi hukuk sistemimiz, tanıkların gerçek dışı beyanlarından sadece kasta bağlı olanlarını, yani bilerek ve isteyerek yalan söylemeyi yaptırıma bağlamıştır. Tezin ilk bölümünde, ispat hukuku içinde tanığın yeri, rolü ve önemi, tanık beyanı üzerinde etkili olan hata kaynakları ele alınmaktadır. İkinci bölümde yalan tanıklık suçunun tarihi arka planı ile karşılaştırmalı hukuk açısından günümüzdeki görünümüne özetle değinildikten sonra, ceza hukukumuzdaki düzenleniş biçimi ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Anahtar Sözcükler: İspat, delil, beyan, tanık, tanıklık, tanık psikolojisi, yalan tanıklık suçu.